Vatan sözcüğü Arapça kişinin doğduğu veya yaşadığı yer;ikamet, konut sözcüklerinden gelmektedir.Peki günümüzde vatan denilince insanların aklına gelen şey nedir?Pek çok insan 81 ilin topraklarının kaplamış olduğu alanı vatan olarak tanımlar.Peki günümüzde yapılması gereken vatan tanımı nedir?Vatanın günümüzde sadece topraktan ibaret olduğunu düşünmek amatörce bir düşünceden öteye gidemez.Vatan dediğimiz şey 26°- 45° doğu boylamları 36°- 42° kuzey enlemleri arasında kalan toprak bütününe ek olarak 25°- 45° doğu boylamları ve 33°- 43° kuzey enlemleri arasında kalan denizlerdir.Bu denizlere de Mavi Vatan deriz.Mavi Vatanın Türk Milleti için önemi sadece sınır genişliği değildir.Aynı zamanda Mavi Vatan dediğimiz bölge petrol ve doğalgaz açısından Türkiye ekonomisine büyük bir katkı yapma potansiyeli olan bölgedir.Türkiye Cumhuriyeti devleti gerek diplomatik olarak gerek te askeri olarak bu bölgedeki haklarını korumak için birtakım adımlar atmıştır.Bunlardan birisi de Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasıdır.
1995 Kardak Sorunu ile birlikte gitgide gerilen TÜRK-YUNAN ilişkileri günümüzde artık iki ülkenin fırkateynlerini karşı karşıya getirecek kadar ciddi bir duruma gelmiştir.Öyle ki 3 tarafı denizlerle kaplı olan Türkiye’yi Antalya körfezine hapsetmeye çalışan Yunanistan uluslararası hukuka da aykırı hareket etmektedir.Bunun sonucundan Türk Devleti du denizler üzrinde sahip olduğu hakkı korumak için birtakım adımlar atmaktadır.2004 yılında Birleşmiş Milletlere vermiş olduğu notada ilk kez bugün Mavi Vatan olarak tanımladığımız alanda hakları olduğunu belirtmiştir.Bu olayadan bir yıl sonra Türkiye Birleşmiş Milletlere ikinci bir nota vermiştir.Bu notada Türkiye yetki alanlarını kıta sahanlığı açık olarak belirtmiş ve 2006 yılında da Deniz Kuvvetleri tarafından Akdeniz Kalkanı Harekatı başlatılmıştır.Türkiye bölgedeki güçlerle de masaya oturmuştur.Doğu Akdeniz meselesiyle yakından ilgilenen bir diğer devlette İsraildir.İsrail Yunanistan ile Eastmed Boru Hattı sözleşmesi imzalamıştır.Bu anlaşmaya göre İsrail ve Yunanistanın belirlemiş oldukları hat Türkiyenin kabul edemeyeceği bir güzergahtan geçmektedir.Türkiye bu anlaşmaya karşılık Libyadaki meşru hükümetle masaya oturmuş ve MEB anlaşmasını imzalamıştır.Bu anlaşma kapsamında Türkiye Libya hükümetine darbeci Hafter yönetimine karşı SİHA’larıyla destek vermiş ve haftere büyük darbeler vurulmuştur.Türkiye ise Akdeniz sınırını kendi istediği uluslararası hukuka uygun aynı zamanda İsrail ve Yunanistanın istemediği şekilde çizmiştir.Türkiye bu anlaşmayı ilk olarak 2010 yılında dönemin Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi ile görüşerek hayata geçirmek istemiş ancak sonrasında meydan gelen Arap Baharı’ndan sonra Kaddafi öldürülmüş ve anlaşma yapılamamıştır.Türkiyenin Libya ile imzalamış olduğu bu anlaşma bölgedeki bir güçle imzamış olduğu ilk anlaşmadır.Bu anlaşmanın Türkiye açısından önemi Eastmed Projesini sekteye uğratmaktan çok dünya kamuoyuna Türkiye Cumhuriyeti Devletinin diplomasi yanlısı olduğunu ve bölgedeki sorunları bu yolla çözmek istediğinin göstergesidir.Eastmed projesinin hayata geçmesi güçlü bir Yunanistan demektir ve güçlü bir Yunanistan tehlikede olan bir Türkiye demektir.Ek olarak bu anlaşma olası bir Mısır-Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Kesimi anlaşmasını henüz meydana gelmeden bertaraf etmiştir.Öte yandan Mısır başlangıçta Doğu Akdenizde Türkiyenin aleyhine tutumlarda bulunsa da son zamanlarda almış olduğu kararlarla Türkiyeyle uzlaşmak istediğini hissettirmiştir.Mısır Türkiyenin ilan etmiş olduğu kıta sahanlığını dikkate almış ve 18 numaralı parselde ihaleye çıkmıştır.Bu olay kaos içinde olan Mısır-Libya ilişkilerini de olumlu bir şekilde etkileyebilir.
Doğu Akdeniz meselesi Türkiye açısından kritik bir bölgeye bağlı olarak ta değişir.Arap Baharı ile başlayan ve hala devam etmekte Suriye İç Savaşı kimi uzmanlar tarafından Barzani’yi Akdenize indirme çabalarıdır.Türkiyenin bölgede düzenlemiş olduğı Fırat Kalkanı,Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları Barzaniye Hataydan başlayan ve Münbiç’e kadar uzanan bir Akdeniz seti çekmiştir.Libya ile yapmış olduğumuz Münhasır Ekonomik Bölge Antaşması da Türkiyenin bölgedeki gücünü arttırmış ve elimizi güçlendirmiştir.
KAYNAKÇA